Spor basınından Montella’ya ağır kelamlar: “Bu kabusu yaşatma hakkı yok!”

AJANSSPOR-HABER

A Ulusal Futbol Grubu, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Kümesi ikinci maçında Konya’da İspanya’ya 6-0 yenildi.

MEDAŞ Konya Büyükşehir Stadı’nda oynanan ve birinci yarısı konuk takımın 3-0’lık üstünlüğüyle sona eren gayrette İspanya’nın golleri Pedri (2), Merino (3) ve Ferran Torres’ten geldi.

Türkiye, kümedeki üçüncü maçını 11 Ekim’de deplasmanda Bulgaristan ile oynayacak. İspanya ise Gürcistan’ı konuk edecek.

Üçüncü sıraya geriledi

​​​​Gruptaki ikinci maçında birinci hezimetini yaşayan Türkiye 3 puanda kalırken, İspanya ise puanını 6’ya yükseltti.

İspanya kümede liderliğini sürdürürken, ulusal kadro ise birebir puana sahip olduğu Gürcistan’ın averajla gerisinde 3. sırada yer aldı.

Grupta puanı olmayan Bulgaristan ise son sırada bulunuyor.

Tarihindeki en ağır mağlubiyetlerden biri

A Ulusal Futbol Grubu, tarihindeki en ağır mağlubiyetlerden birini İspanya karşısında yaşadı.

En farklı hezimetlerini 2 defa İngiltere, 1 kere de Polonya karşısında 8-0’lık skorlarla yaşayan Türkiye, 1928’te de Mısır’a 7-1 kaybetti.

Milli grup, Macaristan, Çekoslovakya ve İtalya’ya da 6-0’lık sonuçlarla mağlup olmuştu.

Spor basını, A Ulusal Futbol Grubu’nun İspanya’ya farklı kaybettiği müsabakayı kıymetlendirdi.

Bülent Timurlenk: Ağır geldiler bize / Sabah

Önce transfer curcunası ve ulusal oyuncuları ruhen yoran toplumsal medyaya karşın Gürcistan üzere düzgün kuşak yakalamış bir ülkede kazanıp Konya’ya gelmek mühimdi. Eleme kümesi dörtlü olunca önder çıkmak istiyorsan İspanya’yı puansız yollaman lazım… Lazım da alandaki futbol gerçeği apayrı. Sofya’da Bulgaristan’a 38 dakikada üç gol atmış İspanya… Dün de bize Uğurcan’ın kurtarışları olmasa bunu birinci 15 dakikada bile başarabilirlerdi

Bu gruba ön alanda ağır baskıya gidilmez… Derinde bekleyip, kontra arayacaktık, Eren’in kaçırdığı üzere. Barcelona aklıyla oynayan kadro bize birinci yarıda 8’i isabetli 13 şut attı. Eldeki materyal bu ancak 2-0’a kadar da 2-0’dan sonra da maçtan hezimet kokusu geliyordu. Montella dizilişi değiştirebilir ve dirençsiz orta alana müdahale edebilirdi. O da İspanyolların resitalini izlemeyi tercih etti. Eldeki gereç bu lakin İspanyolların pivot santrforsuz Oyarzabal ile oynadıkları oyun, aslında dünyada parmakla gösteriliyor. Ağır geldiler bize…

Bulgarlardan daha dirençsiz çıktık. Bundan sonra yapılması gereken iki Bulgaristan maçı ve konutumuzda Gürcistan’ı yenip play-off biletini almak olacak. Montella ulusal kadroda favori adamlarından vazgeçmeyen bir teknik adam. Fakat kabul edelim, Gürcistan müsabakasını kazanan 11, İspanya’ya da karşı oynar derken İspanyolların eşsiz tekniğini hafife almış demiyorum, göz gerisi etmiş. Bu türlü teknik bir kadroya karşı tekniği yüksek oyuncularla baş tutulmazdı o denli de oldu.

Fatih Doğan: Beni üzen İspanya karşısındaki çaresizliğimiz…

İspanya, Avrupa’nın hatta dünyanın en düzgün ve formda takımı… Doğru… İspanya, yalnızca kümenin değil, Dünya Kupası’nın favorisi… Kabul… Fakat futbol bu türlü bir şey değil. Rakip kendi konutunda 6 tane atacak, 10 kaçıracak sen üçüncü dünya futbol ülkesi üzere ne bir taktik, ne bir oyun, ne bir tepki ortaya koyacaksın! Beni üzen İspanya karşısındaki çaresizliğimiz ancak bir o kadar da sistemsizliğimiz. ‘Rakip İspanya ve bu da ağır iş kazası’ der geçerim. ‘İspanya’nın gerisinden Dünya Kupası’na da gideriz. Fazla yüklenmeyelim’ derim.

Ancak tehlike şu; Montella’nın ne bir sistem tercihi ne B planı var. Gürcistan maçında 10 kişi kalıyoruz, 2 gol yiyerek galibiyeti son anda kurtarıyoruz. B Planı yok. Rodri başta, rakip yürüyerek goller atıyor. Ne alan savunması, ne adam savunması yok. Montella sistemi tutarsa başarılı oluyor program dışı bir sürpriz olduğunda oyun sıkışıp kalıyor. Dün de ne B, ne C planı ne de yazıktır ki oyuncu bile değiştirecek sağlıklı müdahaleler, değişikler göremedik. Kenan’ın iki şutu ve konumu dışında elle tutulur bir manzaramız yoktu. Bizimle birlikte İspanya’nın tek başına oyununa izleyici olarak eşlik etti.

“Montella’nın kabusu yaşatma hakkı yok”

İspanya’nın ‘grubun ve Dünya Kupası’nın favorisi benim hayal kurmayın’ deme hakkı var. Montella ve kadrosunun Türk insanına bu kâbusu yaşatma hakkı yok. Ders alınsın… Alınmalı. En büyük ders de 6-0 olmuş, oyun disiplinden kopmayan takibin duruşudur. Bu kâbustan uyunmak ümidiyle.

Yerle yeksan olduk / Halil Özer (Milliyet)

Acı gerçekler bazen karartılır… Fakat bu facia gecenin karartılacak hiçbir yanı yoktu. Rezildik, berbattık, faciaydık. Oynadığımız futbolla bırakın 6-0’ı daha ağır bir skoru hak ettik.

İspanyollar dün gece çikolatalı, çilekli pasta biz ise kuru ekmektik. Hani kümemizde Almanya, İngiltere, Hollanda, Portekiz filan olsa bizim ekibimiz onlarla muhakkak başa çıkabilirdi. Hani kimilerine kaybedebilirdik fakat inanın bu türlü olmazdı. Ancak o denli bir kura çektik ki şu anda Avrupa’nın en formda ekibi İspanya çıktı karşımıza.

Oynadığı pas futbolu, takımındaki oyuncuların özelliği ile bize inanılmaz aksi gelen bir grup. Düşünün solda Cucurella, Williams sağda önde Yamal, Porro, onların sol ön çaprazında Merino sonra Pedri. Say baba say. Bunu söylemek ayıp değil lakin bizden üç dört gömlek üstün bir ekip. Dedim ya gerçekler saklanmaz diye. Üstelik dün bizde etkisiz eleman sayısı fazlaydı. Top yalnızca Arda’ya gelince biraz tesirli olabiliyorduk. O kadar.

Top rakibe geçtiği vakit ise oyun idmanlarda yapılan 5’e 2 çalışmasına dönüyordu. Yani mahalle lisanında ortada sıçan. Attıkları üçüncü gol birebir bu türlü bir goldü. Bir de Uğurcan’ın kurtardıklarını hesaplarsak birinci yarı daha ağır bir skor olabilirdi. Fakat o ağır skor ikinci yarı geldi. 62. dakikaya kadar ağır bir travma yaşadık. Kalemize gelen art geriye goller ile bir anda skor 6-0’a geldi.

Ve üstelik dakika daha 62’yi gösteriyordu. Aklımıza bundan daha berbatları geldi. Allah’tan adamlar ya acıdı ya da değişiklikler yüzünden frene basmak zorunda kaldı. Yoksa İngiltere’de bir vakitler yaşadığımız o ağır felaketin daha kötüsünü hem de kendi konutumuzda yaşayacaktık.

Sanırım Gürcistan maçından sonra hayal kurarken gereçten çaldık akabinde yerle yeksan olduk. Bu felaketten sonra işimiz bitti mi hayır alışılmış ki. Orada Gürcistan’ın karşısında aldığımız galibiyet bizi play off’a yaklaştırdı. Fakat bu amaca ulaşmamız için bu maçın tesirinden bir an evvel kurtulmalıyız.

Bu skora ve böylesine makûs bir geceye karşın bu kadroya güveniyorum. İnşallah ben haklı çıkarım. En değerlisi bu tip felaketler dost sayısını sıfıra indirir. Teknik heyetin ve futbolcuların buna asla aldırmaması ve işlerine bakması gerekiyor. Yoksa Amerika yalnızca hayallerde kalır…

Hayaller ve gerçekler / Faik Çetiner (Fanatik)

2019 yılında o devir Avrupa’nın en yeterli gruplarından Fransa’yı Konya’da devirmiştik. Bu sefer karşımızda Avrupa’nın en güzeli İspanya vardı. Sanki Ulusal Grup tekrar bir büyük zafere imza atabilir miydi? Hayalimiz böyleydi. Maç başladı, ümitlerimiz çok çabuk bitti. Karşımızda makine tertibinde oynayan bir grup vardı. Fevkalade pas trafiği, alan savunması, toplu hamle, toplu defans oyunundan resitaller sunan İspanya daha birinci yarı bitmeden kalemize 3 gol bıraktı. Attıklarının yanında, Uğurcan’ın kurtardıklarını da hesaba katarsak 3 farka şükretmek lazımdı. Güçlü rakibimiz karşısında nadir de olsa biz de durumlar bulduk. Lakin 3’üncü bölgedeki telaş ve son vuruş eksikliği bize dezavantaj olarak geri döndü.

Kenan ve Arda Güler’in şahsî uğraşları dışında Ulusal Takım’da öne çıkan isim yoktu. Bu ortada Montella’ya da bir iki laf edelim. Devre 3 farkla kapanmış. İkinci yarı bir hoca savunma önlemlerini artırıp, ekibini daha denetimli oynatmaz mı? En azından devre ortası ataklar ile maça bir el atabilirdi. Ulusal Grubu bu utanılacak skorla tanıştırmaya kimsenin hakkı yok. Hayallerimiz bu kümeden çıkıp Dünya Kupası’na katılmaktı. Gerçekler ise çok acı verici. Tarihi hezimeti yaşatanlar bunu nasıl temizleyecekler yaşayıp göreceğiz. Transferde bol rakamlı Euro’lar alan futbolcu kardeşlerimize ve Montella’ya duyurulur…

‘Pas oyunu’ dersleri! / Cem Dizdar (Fanatik)

İlk yarı boyunca gördükleri karşısında mutluluk duyacak az sayıda birileri varsa ülkede onlar Galatasaraylılar olmalı. O denli ya, ulusal grubu alanda tutan yalnızca bonservisine 36 milyon Euro harcadıkları Uğurcan Çakır’dı! İki ekip ortasındaki fark besbelli olmasına barizdi fakat bunun nedenleri üzerine baş yoranımız kaç kişi, işte orası meçhul. İspanya grubu pas oyunuyla bizimkileri topun peşinden koşturup dururken gerektiğinde geri, gerektiğinde yana paslarla sükunet içinde hamleye hazırlandı. Birinci devre attıklarından daha fazla kaçırırken ceza alanı etrafı ve içinde birbirlerini bulmakta en ufak zorluk yaşamadılar.

Pas konusunda o kadar gelişmişlerdi ki, yanlarına yaklaşıp atak başlangıçlarını engellemek için ‘Taktik faul’ yapılmasına dahi müsaade vermediler. Devre bittiğinde ulusal grubun faul yapma sayısı yalnızca üç idi. O denli bir birinci devre düşünün ki, kimin nerede, ne vakit bulunacağını ve bulunduğu yerde nasıl davranacağını otomatikleştirmiş olan İspanya tempoyu yükseltmeden 3 gol atıp fazlasını kaçırdı. İkinci devre de birincisinden farklı değildi. Çocukluklarından bu yana pas oyunu konusunda eğitilen İspanya Miili Grubu oyuncuları tek tek yetenekli olduklarını gösterme gereksinimi hissetmeksizin toplu oynama marifetleriyle 6 gol buldu.

Peki ya biz? Yalnızca moral bedellere güvenmekten, motivasyonu en aziz paha bellemeyi bırakmadan, öğrenme etabına terfi etmeden düzey atlamanın mümkün olmadığını anlayacağız lakin vakit da çabuk geçiyor maalesef. En yetenekli bilinen Arda Güler ya da Hakan Çalhanoğlu üzere oyuncularımızı görünmez kılan pas oyununu hakikat kavramadan sınıfı geçmek mümkün olmaz. Kısacası… Paraların har vurup harman savrulduğu ülkemizde oyunun yetenekten daha fazla bilgiyle oynanması gerektiğini gösteren bir maç izledik daima birlikte. Bu maçtan neler öğrenildiğini ise Bulgaristan ve Gürcistan maçlarında göreceğiz.